Tarımda 100 yıla teknolojik entegrasyon damgasını vurdu

12 ay önce

Teknolojinin sektöre uyarlanması, çiftçilere yönelik desteklerin genişletilmesi, kentten kırsala göçü artıracak politika çalışmalarına hız verilmesi ve yerli ve milli üretimin teşvik edilmesi gibi atılımlarla arz güvenliğini garanti altına alındı.

Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet’in 100. yılı nedeniyle hazırladığı dosya haberler kapsamında derlenen bu haberde, tarım sektöründe bir asır boyunca yaşanan dönüşüm anlatıldı.

Buna göre tarım, iklim değişikliği ve jeopolitik riskler başta olmak üzere, çeşitli nedenlerle stratejik hale gelirken Cumhuriyet’in kurulduğundan bugüne kadar tarımda teknolojik gelişmelerden desteklere kadar varan kapsamlı çalışmalar yürütüldü.

Kara sabandan yapay zekaya tarımsal üretim

1927 yılında yapılan sayıma göre, yaklaşık 13,6 milyon nüfusa sahip Türkiye, Cumhuriyet’in ilk yıllarında savaşların neticesinde üretim düşmesi, iş gücü kaybı ve kıtlık gibi sorunlarla karşı karşıya kaldı.

Türkiye’de 1923-1938 döneminde 3,7 milyon dekar arazi dağıtıldı. 1923’de tarım ürünleri ithalatı yüzde 27 iken alınan önlemlerle 1928’de bu oran yüzde 18’e düşürüldü.

Arazi toplulaştırılması kapsamında ise 1961’den itibaren çalışmalar başladı ve bugüne kadar devam etti. Bu çerçevede 2022’de 759 bin 365 dekarlık alan üretime kazandırıldı, 2023 için de 500 bin dekarlık alanın toplulaştırılması hedeflendi. Böylece 1961’den bu yana toplam 7 milyon dekarlık alan toplulaştırılmış oldu.

Cumhuriyet tarihinden bugüne tarımsal verimi artırma çalışmalarının etkisiyle kara sabandan yapay zekaya doğru evrilen bir süreç izlendi. Bir yandan devrim niteliğinde uygulamalar hayata geçirilirken diğer yandan teknoloji, tarıma entegre edildi.

Tarım alanlarının bilinçli kullanılması, verimli ve etkin sulama yapılması ve teknolojik gelişmelerinin tarıma adapte edilmesi de verim kayıplarının önlenmesinde etkili oldu.

Tarımda veriye dayalı, karar vermeyi kolaylaştıran araçların geliştirilmesinde, yapay zeka algoritmalarından faydalanılmaya başlandı. Yeni teknolojiler sayesinde, değişen arazi koşullarına göre girdi kullanımı optimize edilebilirken birim alandan daha fazla ve kaliteli ürün alındı.

Türkiye, dünyanın en büyük 10 tarım ekonomisinden biri konumuna geldi

Türkiye, kamunun gerek mevzuat gerek teşvikleriyle ekonomik ve ticari imkanlarını genişletirken özellikle 2002-2022 döneminde kamunun tarım sektörünü desteklemek için devreye aldığı 70 milyar dolarlık teşvik ve hibeler aynı dönemde toplam 1 trilyon dolarlık ekonomik üretim değeri oluşturdu.

Böylece Türk tarımı özellikle son 20 yılda geçirdiği dönüşümle dünyanın en büyük 10 tarım ekonomisinden biri konumuna gelirken sahip olduğu potansiyel göz önüne alındığında, ülkede tarım sektörünün daha fazla güçlenebileceği öngörülüyor.

Ülkenin, 2002’de 24,48 milyar dolar olan tarımsal üretimi, 2022’de 56 milyar doları aşarak rekor kırdı. Bu rakamın 2030’larda 113 milyar dolar, 2050’lerde ise 273 milyar dolar seviyelerine ulaşacağı öngörülüyor.

Tarım sektörünün GSYH içindeki payı ise 2022’de yüzde 6,5 olurken Türkiye bu alanda dünyanın 9’uncu ülkesi konumuna geldi. Tarım ürünleri ihracatı 2022 itibarıyla 34,2 milyar dolarla tüm zamanların rekorunu kırdı.

Çiftçiye verilen desteklerle tarımsal hasılada son 20 yılda 20,8 kat artış yakalayan Türkiye, bu alanda dünyada ilk 10’a, Avrupa’da ise zirveye yerleşti.

Kamu tarafından verilen tarımsal destekler 2002’de 1,9 milyar liradan 2023 itibarıyla 63,4 milyar liraya çıkarıldı, 2024 için 91,55 milyar liralık hedef belirlendi.

Tarla ürünlerinde Cumhuriyet tarihi rekoru

Tüm bu gelişmelerin de etkisiyle tarla ürünlerinde yüzde 14,6, meyvelerde yüzde 7,7 artış gerçekleşti. Geçen yıl 8,5 milyon ton mısır ve 2,75 milyon ton kütlü pamuk ve 2,55 milyon ton ayçiçeği üretimiyle söz konusu ürünlerde, Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı.

Dünyada yılda yaklaşık 1,1 milyon ton fındık üretilirken bunun yüzde 64’ü, ayva üretiminin yüzde 28’i ve kiraz üretiminin yüzde 25’i Türkiye’de gerçekleştiriliyor. Dünya incir üretimi 1,35 milyon tonu bulurken Türkiye yüzde 24 payla bu üründe de ilk sırada yer alıyor.

Türkiye, dünya kayısı üretiminin de yaklaşık yüzde 22’sini gerçekleştirerek bu alanda da birinci durumda bulunuyor.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 2023 alım döneminde 11 milyon tonun üzerinde hububat alımı gerçekleştirerek 85 yıllık kurum tarihinin en yüksek alım miktarına ulaştı.

Tohumculuk sektörü

Türkiye’nin 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde tohumculuk sektöründe de önemli adımlar atıldı ve söz konusu ürün, ihraç edilebilir konuma geldi.

Ülkede büyümeye ve gelişmeye devam eden tohumculuk sektörü, uluslararası sistemlerle entegrasyonu da sağladı ve yine uluslararası normlarda tohum üretim ve sertifikasyon sistemine sahip bir seviyeye ulaştı. Bu kapsamda 2002’de 120 civarında olan tohumluk şirketi sayısı bugün itibarıyla 1093’e çıktı.

Türkiye son 20 yılda tohum üretimini de ciddi düzeyde artırdı. Geçen yıl 1,36 milyon ton tohum üretildi. 2002-2022 döneminde tohum üretimi 145 bin tondan 1,36 milyon tona ulaştı. En büyük artış, buğday ve patates tohumu üretiminde görüldü. Türkiye’nin bu dönemde sertifikalı tohumluk ihracatı da 17,3 milyon dolardan 232,6 milyon dolara yükseldi.

Tohumluk AR-GE çalışmaları da söz konusu dönemde modern biyoteknolojik yöntemlerin bitki ıslahında kullanımının devreye girmesiyle önemli ölçüde hızlandı. Küresel iklim değişikliğine uygun tohumlukların geliştirilmesi için yapılan bitki ıslahı çalışmaları ile tohumlukta, 2023 itibarıyla bahçe bitkilerinde 1027, tarla bitkilerinde 953 yerli ve milli tohumluk çeşidi geliştirildi.

Ata tohumlarında ise 2 tohum gen bankasında yaklaşık 120 bin tohum örneği muhafaza ediliyor. Buralardaki tohumlar, birçok araştırmacı tarafından küresel iklim değişikliğine uygun çeşitlerin geliştirilmesi için kullanılıyor.

Organik ve iyi tarım uygulamaları

Son yıllarda sınırlı ve kontrollü girdi kullanılan, kaynakların doğal ve sürdürülebilir şekilde değerlendirilmesi prensibine dayanan, izlenebilir, kontrollü ve sertifikalı bir tarımsal faaliyet olarak yürütülen organik tarım faaliyetleri de önem kazandı.

Türkiye, organik tarım alanı bakımından dünyada 22’nci, üretici sayısı bakımından 26’ncı, Avrupa’da ise 4’üncü sırada bulunuyor. Türkiye aynı zamanda Avrupa’ya en çok organik ürün ihracatı yapan 5’nci ülke konumunda yer alıyor.

Tarımda üretmek kadar, ürünlerin işlenmesi, katma değerinin artırılması, pazarlanması ve istihdama katkı sağlanması gibi gereklilikler sera organize tarım bölgelerinin (Sera OTB) önemini artırdı. Şu ana kadar altyapı inşaatları tamamlanan 10 Sera OTB, hizmete sunuldu. Bu sayının 5 yıl içerisinde 100 farklı bölgede hayata geçirilmesi hedefleniyor.

Sözleşmeli üretim

Tarım ve Orman Bakanlığı, sözleşmeli üretimin geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve kayıt altına alınması amacıyla “sözleşmeli üretim yönetim sistemi”nin kurulmasını kararlaştırdı.

Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB), elektrik ürün senetleri (ELÜS) aracılığıyla tarımı dijitalleştirdi.

TÜRİB 180 lisanslı depo, 9,5 milyon ton saklama kapasitesi ile 45 il, 134 ilçe, 253 lokasyonda hizmet veriyor. ELÜS Piyasası’nda 4 yılda 37 milyon ton ürün 160 milyar liralık hacme ulaştı. 210 binden fazla kayıtlı yatırımcıyı buluşturarak tarım sektörünün geleceğine yatırım yapan TÜRİB ile tarımın yeni yüzyılına güçlü bir adım atılması hedefleniyor.

Su alanında dev projeler

Son 20 yıllık süreçte “Su Vatandır” anlayışı çerçevesinde, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından 10 bin 136 tesis hizmete alınarak 479 milyar liralık yatırım gerçekleştirildi. Bu dönemde baraj ve gölet sayısı 508’den 1742’ye, depolanan su miktarı ise 133 milyar metreküpten 183 milyar metreküpe yükseldi.

Basınçlı borulu sulama sistemlerinin oranı yüzde 6’dan yüzde 33’e çıkarıldı. Bu, dünyanın çevresini 2 tur dönecek uzunlukta olan 84 bin kilometre sulama borusu ve hattının yer altına döşenmesi anlamına geliyor.

Hayvancılık sektörü

Türk tarım sektöründe diğer önemli bir alan olan hayvancılıkta ise 1929’da toplamda 5,2 milyon olan büyükbaş hayvan sayısı 1938’de 10,2 milyona ve 1979’da 16,6 milyona çıktı. 2002-2022 döneminde ise büyükbaş sayısı 9,9 milyondan 17 milyona, 2023 Haziran sonu itibarıyla da 16,7 milyona ulaştı.

Küçükbaş varlığı 1929’da 2,3 milyon iken 1938’de 39,4 milyona, 1979’da ise 64,8 milyona çıktı. Son 20 yılda keçi sayısı 6,8 milyondan 11,6 milyona, koyun sayısı da 25,2 milyondan 44,7 milyona ulaştı. Böylece ülkenin küçükbaş hayvan varlığı 2022 itibarıyla 56 milyonu aştı, Haziran 2023 itibarıyla da bu sayı 53,3 milyon oldu.

Türkiye, su ürünleri yetiştiricilik üretiminde Avrupa ülkeleri arasında ilk sıraya yerleşti. Su ürünleri yetiştiricilik üretimi 515 bin ton, toplam su ürünleri üretimi de 850 bin tona ulaşarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı.

Arıcılık sektöründe üretilen bal miktarı 1991’de 55 bin tondan 2022’de 118,3 bin tona kadar yükseldi. Arıcılığın geliştirilmesi, bal üretiminin artırılması için çalışmaları kapsamında ise “Bal Haritası” oluşturuldu. Coğrafi işaret almış 27 tescilli bal çeşidi bulunan ülkede, 20 bal ise tescillenmeyi bekliyor.

Yorumlar

Bir yanıt yazın